30 Ocak 2012 Pazartesi

Yaşamın Kendisi Kadar Büyük




Bu şehrin hemen dışında, kuzeyde yaman dağlar ve ormanlar başlıyor. Bir Jungle gezmeden olmaz diye düşünüp evvelsi gün kendime bir tur ayarladım. Güzel tarafı tüm geziyi fillerin sırtında yapıyor olmak. Önce yarım saat filler ile ilgili eğitim veriliyor, komutlar vb öğretiliyor. Sonra alışma için daha küçük fillerde 1 saatlik bir yoldan fil kampına gidiyorsun. Burada biraz mola veriliyor. Öğle yemeği, filleri besleme (Allahtan herşeyi yiyorlar, ananas kabuğu filan dinlemiyorlar. En sevdikleri ama muz) derken fillere atlayıp iki saat ilerdeki bir nehire gitmeye hazır oluyorsun. Grup ingiliz bir çift, koreli bir çocuk ve onun çinli iki kız arkadaşından oluşuyor.

İlk başlarda kocaman hayvanın ensesinde dengede durmaya çalışmak zor geliyor, iki el ile kafasına tutunuyorsun. Zira dediğim gibi bir eğer, koltuk düzeni filan yok, çıplak bir şekilde filin ensesinde oturuluyor. Bazen fil yolun hemen yanındaki uçuruma kafasını uzatıp oradaki ağaçtan birşeyler koparmak istiyor. Bu durumda sen ayakların boşlukta, filin ensesinde, en ufak bir dengesizlikde aşağı düşebilecek şekilde, geri git filce ne demekti onu hatırlamaya çalışıyorsun ve bağırıp çağırıyorsun.

Fil tekrar ana yola çıkınca derin bir nefes alınıyor ve kramp üzerine kramp giren bacaklar rahatlatılmaya çalışılıyor. Sonra daha korkunç bir şey oluyor ve yol uçurumvari bir yokuştan aşağı iniyor. Normalde kendi başıma bile inmeye korkacağım bir yamaç bu. Ama fil inanılmaz bir çeviklikle yavaş yavaş adım adım bu yokuşdan iniyor ve yokuşun sonunda yepyeşil bir nehir gözüküyor. Nehirden de yavaş adımlarla geçiliyor ve bir 15 dk sonra durgun bir yerde fillerin yıkanacağı yere geliniyor. Filler dünden razı çocuk gibi hemen suya koşuyor ve yatıyorlar, bizler de kovalarla bu koca cüsseleri yıkamaya çalışıyoruz. Su çok soğuk, allahtan dışarısı da çok sıcak, nihayetinde bir 15-20 dk sonra filler sıkılıyor ve gidiyorlar.

Bizi esas sürpriz orada bekliyor, kampa buradan raftingle dönüyoruz. Ben daha önce rafting yapmamıştım müthişmiş. Bu zümrüt yeşili tropik ormanın içinde oradan oraya savrulan botda çok keyifli zaman geçiriyoruz. Bir yarım saat sonra minibüsün bizi beklediği yere döndüğümüzde bacaklarımız ağrıyordu ve sırılsıklamdık ama çok da mutluyduk.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder