7 Aralık 2011 Çarşamba

To Malaysia With Love

Tahmin edeceğiniz üzere bir taburenin üzerinde duruyorum....


Pembe Şehir



Stairway To Heaven



Kulenin sola düşen gölgesi saati iki saniye yanılma payı ile söyleyebiliyor.



Jaipur

Pushkar güzeldi valla. Burada son akşam bir türk çift ile de tanıştım. 2-3 aydır buralardaymışlar. Olduğum kafeye girince, ben de tam o sırada Akınla skypede konuşuyordum, yanıma gelip hayretler içinde bana baktılar, çeneleri bir karış açık. Biraz lafladık. Bir türk daha bulabilseydik pişti oynardık ne güzel. Ama yalnız seyahat etmedikleri için imrendim biraz.

Rajastan eyaletindeki ikinci durak olan Jaipura giden yol her zamanki gibi korna sesleri ve toz duman ile kaplı idi. Jaipur eski şehiri itibari ile şirin bir yer. Tüm binalar bölgedeki pembe kumtaşından yapıldığı için pembe şehir de deniyor buraya. Süper bir iki saray ve kale var gezmeye değer. İkinci günümde (bugün) şehirdeki eski astronomi merkezini gezdim. Dünyanın en büyük güneş saati ile 2 saniye yanılma payı ile saati okuyabiliyorsunuz veya yıldızların konumunu bulabiliyorsunuz. UNESCO tarafından tarih mirası yapılan çok ilginç bir yer. Bir başka komik olay bu turu 19 malezyalı öğrenci kızla yapmış olmamdı. Her köşebaşında çığlıklar atarak zafer işaretleri vererek fotoğraf çektiler.

Bugün seyahatin ilk haftası bitiyor. Akşamüstü kendime off verdim ve vakti uyuyarak ve otelin terasında kitap okuyarak geçirdim. Yarın erkenden 4-5 saat uzakdaki bir doğal parka gideceğim. Burada iki safari turu yapacağım. Ve bir kaplan görürsem ses çıkarmadan arkasından yaklaşacağım ve kuyruğunu çekip bööö diye korkutacağım.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Pushkar

Pushkar Delhiden sonra güzel geliyor gözüme. Otelin terasından güzel bir göl manzarası var. Gölün etrafında ise ölü yakılan ve suya girilen Gatlar. Ufacık ve şirin bir yer. Tüm gölün çevresini kalabalık ve renkli bir alışveriş sokağında dolaşmak yarım saat bile sürmüyor. Bu yüzden sabah acele etmiyorum. Muzlu krep, çay ve muzlu lassi ile (bir nevi ayran) kahvaltı ediyorum. Sonra odaya gidip çamaşır yıkamam lazım. İlk dört günün birikenlerini yıkayıp ufak balkona seriyorum. O kadar güvercin var ki etrafta, akşam dönünce çamaşırları ne halde bulacağımdan emin değilim. Sonra ufak bir tur atıp bulduğum wifi si çalışan bir kafede meyve salatası yiyorum ve bu satırları yazıyorum.

Yeni Rota


Delhiden aşağıya Rajastana iniş, ilk durak Pushkar olacak. Burada iki gece, sonra yakındaki Jaipur, burada 2 gece ve buradan güneydeki büyük bir doğal parka kaplan izlemeye. Turistik tabiri ile Jungle Safari. Oradan Agra (Taj Mahal) ve 1 geceden sonra tren ile Varanasi.

Yukarda fotosu olan tanrı Ganesha. Engelleri kaldırır. Gezginlerin tanrısıdır. Yanında da hep ufak bir fare dolaşır. Şans getirmesi için.

Rajastana giriş ve Ajmer

Dün Delhiden ayrılıp Rajastana geçtim. Tüm gün yollarda sorunlarla boğuşarak geçti. 450-500 km yol sabah 7'de başladı, akşam 8'e doğru bitti. Öncelikle, Hindistandaki trafik trafik değil. Ne olduğunu bilmiyorum ama sanırım en yakın tasfir AC/DC'nin Highway To Hell şarkısı olabilir. Herkes 70 ile sürüyor, kimse hız yapmıyor ama 3 şeritli bir yolda herkes birbirine makas atıyor, tampon tampona dibine giriyor, ters yola girip burun buruna geliyor, Bu arada yola fırlayan veya zaten orada uyuyan ineklere çarpmamak için slalom yapıyor. Bu esnada da devamlı klaksona basıyor. Yolun ilk saatleri panik içinde geçti, baktım korkunun bir faydası yok, canımı koruyucu Vişnuya ve gezginlerin tanrısı fil kafalı engellerin kaldırıcısı Ganeshe teslim edip uyumaya çalıştım.

Varış noktamız Pushkar. Saat akşamüstü 4 gibi tam da 15 km yol kalmışken, bir önceki şehir Ajmerde araba bozuldu. Şöför Abdul elinde kopmuş bir kayış ve yüzünde üzgün bir ifade ile beni arabanın başında bırakıp sağda solda koşturmaya başladı. Ben bir yandan bu son dakika golünün şaşkınlığını yaşarken bir yandan da arabanın etrafını çeviren ve hintce sorular soran insanlara anlamadığım birşeyi anlatmaya çalışıyordum.

Sonra arabayı tamirciye itmeye başladık. O tamirci yapamadı, başka tamirciye ittik, o da yapamadı başkasına ittik. Her defasında bana 5 dakika içinde problemin düzeleceği garantisi verildi ama hava kararıyordu ve hiçbirşeyin düzelmeyeceği son derece açıktı. En sonunda arabayı biryerlere park etmeye ve taksi ile Pushkara gitmeye karar verildi. Arabayı park etmek için de yaklaşık 25 dakika karanlık ve kaotik ve kalabalık ve arkamızda biriken ve bize kornalar çalan Ajmer sokaklarında arabayı ittik. Peşimize sokak çocukları toplandı, onlar da itti. Yanımdan inekler geçti, bir tanesinin boynuzları o kadar büyükdü ki kafasını çevirse böğrümü delmişti. Bir ara da iki domuz takip etti bizi. Neden bilmiyorum.

Neyse sonunda arabayı bir yere park ettik. Bir yarım saatte taksi aradıkdan sonra bir tuktuk bulduk ve bir saatlik bir yoldan sonra Pushkara vardık. Otel Pushkar Lake Palace, Delhideki otelden sonra gerçekten bir saray gibi, akşam yemek de var hem. Sonra da yorgunlukdan bitik duş ve yatak hemen.