10 Şubat 2012 Cuma

Nong Khai'da Bir Gün

Nong Khai' da sabah erken başlıyor. 6 da kalkış, meditasyon sonra da saat 10-10:30 a kadar yoga. Saat 9 gibi kahvaltı edenlerin yumurta taze ekmek çay kokuları her yeri sardığı için dikkatler dağılıyor tabii. Ama nihayetinde süper bir kahvaltı bizi bekliyor. Benim favorim Tropical Müsli (içinde bol taze muz, mango ve ananas parçaları var) ve ingilizce açılımı sexy stuffed omlet olan Kai Yat Sai.

Kahvaltıdan sonra yarım saat filan dinlenme, internet kitap okuma, sonra bisiklet kiralayıp kasabayı ve içindeki sayısız tapınağı dolaşma. En geçe kaldığım için hep eski püskü paslı kırmızı bisiklet bana kalıyordu ama sorun değil çok. Yukardaki fotoğraftaki, mevzubahis kırmızı ejder.

Sokaklardan alakasız bir görüntü. Neden bu fotoyu koymuşum anlamadım, artık foto değiştirmek için de uğraşamayacağıma göre buna bakın biraz. Yoga devam ederken akşam üstü 15-20 arası tekrar Yogaya koşuyordum. Yoga bitip Reiki başlayınca benim de boş vaktim arttı ve daha çok etrafta gezmeye başladım.

Bisikletle yaptığım gezilerin en güzeli kasabanın 6 km dışındaki heykeller parkınaydı. Yaklaşık 40-50 adet devasa büyüklükde Budizm ve biraz Hinduizm temalı heykelin hepsi birbirinden etkileyiciydi. Bizde örümceğin Hz. Muhammedi korumasına benzer Buddhayı da yılanlar korumuş. Yukardaki heykel de bunu tasvir ediyor. Yılanlar epey korkutucu çıkmışlar burada ama..

Dönüşte çoktan akşam olmuştu ve lokanta gezmekten yorulan kendimi sokak yemeğine götürdüm. Bunlar akşamları ortaya çıkıyorlar, herkes başına üşüşüyor, sokakda plastik masa ve taburelerde yeniyor. Tadı da her "street food" gibi müthiş. Fotodaki mekan bizim otele yakınlığı ile meşhur, spesiyalitesi kömürde ızgara tavuk, sosis vb.

Ayrıca sticky rice da veriyor ve papaya salatası da yapıyor. Ben acısız istedim ama salatanın yapıldığı havan zaten o kadar acıyı emmiş ki yine cayır cayır bir salata geldi.

Bu sokak satıcılarının etrafında devamlı köpekcikler. Nasıl bizde kediler burada da köpekler gözlerinin içine bakıyor bir parça ver diye. Köpekler de burada hep ufak tefek, boduk bacaklı yerden bitme şeyler. Bazıları numara da öğrenmiş, arka bacaklarının üzerinde duruyorlar, burunları ile itiyorlar. Birşeyler vermemek imkansız neredeyse.



Bugün buradaki son günüm, yarın sabah köprüyü geçip Laosa geçiyoruz. Burada tanıştığım amerikalı çift de gidiyormuş, iyi oldu onlarla beraber gideceğim. Yalnız sağda solda Türk vatandaşlarına sınırda vize verilmiyor, Bangkokda konsoloslukdan almaları gerek gibi şeyler okudum. Yani Laosa girememe ihtimalim de var. Bu durumda bir B Planı yapmam lazım. Sanırım güneye bir adaya filan giderim. Ama buraya kadar gelip de denememek olmaz tabii. Bakalım ne olacak.

1 yorum:

  1. Bu fotoğrafların hepsine bayıldım bayıldım baaayıııldıııım :O)

    YanıtlaSil