19 Aralık 2011 Pazartesi

Katmandu Günleri



Katmanduda kaldığım odadaki yatak hayatımda yattığım en rahat yatak diyebilirim. Veya bana Hindistan otellerinden sonra öyle geliyor olabilir. Kalkıp kahvaltı edip odaya gidip hazırlanıp tekrar sokağa çıkmam saat 11 i buluyor. Öğle öncesi programında Thamel sokaklarında amaçsızca dolaşmak, kaybolmak, laf atan satıcılara geri laf atmak, fotoğraf çekmek var. Kıyafetler, turistik ıvır zıvır o kadar güzel ki insanın bavulu bunlarla doldurup sonra İstanbulda ne yapacağım ben bunları demesi işten değil. Yürümekten çok sıkılıp yorulunca Garden of Dreams denen bir büyük bahçeye gidip oturuyorum. Biraz okumak biraz etrafa bakınmak. Cuma günü Bhutana ve Tibete gitme opsiyonlarını araştırdım. Bhutan günlüğü 200-300 USDa geliyor. Tibet içinse 7-8 gün gerekiyor minimumda. İkisinden de bu seferlik vazgeçiyorum.

Öğle yemeğini sokak arasında ufak ve dökük bir lokantada (buranın esnaf lokantası herhalde) MoMo yiyerek hallediyorum. Bir porsiyonu yaklaşık 80 kuruş. MoMo içinde et, sebze veya tatlı olabilen bir mantı türü. Tadı süper. Fotoları birazdan. Bu arada normal ortalama lokantalarda bir yemek artı bir içecek 5-10 USD buluyor gene.

Akşamüstü ise tarihi merkeze gidiyorum. Para tırtıklamaya çalışan dilenciler, rehberler benim peşimde, ben bu eski meydanın ihtişamını ve benzersizliğini gösterebilecek bir fotoğraf karesi yakalamak peşindeyim. İki taraf da başarılı olamıyor kanımca.

Akşam saat 5:30 gibi bir anda çöküveriyor karanlık. Karanlıkla beraber de soğuk. Poların üzerine balıkcı yaka kazak ancak idare ediyor. Katmandu zaten günde 15 saat civarı elektrik kesintisi yiyen bir başkent, özellikle de su seviyesinin düştüğü kış aylarında. Hava kararınca ortalık bir iki jeneratör, bolca mum dışında zifiri karanlık oluyor. Bu benim hoşuma gidiyor, zira akşam/gece dediğin karanlık olmalı bence. Sokaklar karanlık, dükkanların içi karanlık. Erken yemek yiyip yoldan biraz muz ve bira alıp otele yürüyorum. Yolda yüzlerce uyuşturucu satıcısı... Zamanında burası boş yere hippilerin merkezi olmamış herhalde. Bende de alıcı tipi var ki herhalde, her adımda birisi yanıma gelip "sir, marijuana? hashish?" filan diyor, allahtan "no" diyince gidiyorlar hemen. Yalnız dün biri epey bir takip etti beni, "seni hatırladım süper mal var elimde, purple haze?" filan diyip duruyor. İstemiyorumdan anlamıyor, en son sıkılıp öyle bir NO diye bağırmışım ki adama, şaşırıp sokağın ortasında kalakaldı...

Purple Haze şarkısını da severim bu arada...

2 yorum:

  1. Şunun keyfine bak :O) bu tontoşu kucaklamak için neler vermezdim tatlım benim yerime bunlardan bir dolu kucakla ltf.

    YanıtlaSil
  2. sen o otlardan 1 kilo getir. Gümrükte sorarlarsa, 'Nepal kıvırcık salatası' dersin

    YanıtlaSil