25 Aralık 2011 Pazar

Pokharaya Yolculuk


Pokhara Katmanduya 220 km uzakta (batısında) bir kasaba. Çok güzel bir gölün yanına kurulmuş, çoğu trekkingcinin başlangıç noktası çünkü Himalayaların bir çok esaslı tepesinin geçit kapısı. Ben de daha önce beni gezdiren şöförü ayarlayıp yola çıkmaya karar verdim. 220 km herhalde en fazla 2-3 saatte gideriz diye düşünüyordum, yol meğer 6-7 saat sürüyormuş. Neden bu kadar uzun sürüyor diye mızmızlanıp sızlanırken yola çıkınca anladım sebebini. Sadece dağ yollarından gidiliyor. Bir dağı çıkıp diğerini iniyorsun, sonra bir daha çıkıyorsun filan ve bu inip çıkmalar yollardaki molaları da katınca 7 saat sürüyor.

Yoldaki manzara müthişdi. Kocaman kocaman dağlar, yepyeşil ormanlar, arada ufak köyler, nehirler, asma köprüler, boylarının 2 katı odun veya ot taşıyan köylüler, dipsiz uçurumlar. Gerçekten nefes kesici bir manzaraydı. Buna ilaven sayısız defa karşı şeritden gelen otobüs ve kamyonlarla burun buruna gelmemizin nefes kesmesi de katılınca epey bir nefeslerin tutulduğu 7 saat geçti.

Araba benim şehir içinde bile kullanmaya çekineceğim ufak bir şeydi, ve her tarafından ayrı sesler geliyordu. Gıcırtılar, sallanmalar, titremeler içinde manzaraya mı odaklanayım, karşıdan gelen kamyonlara karşı büyü ve uğur mu yapayım, araba yolda kalmasın diye dua mı edeyim bilemedim. Hiç sıkılmadım yani. Tam güneşli ve bomboş bir dağ yolunda giderken ve ben artık iki defa araba bozulması yaşamam herhalde derken, araba stop etti ve bir daha çalışmadı. İnanamıyorum yine araba bozuldu ve bu sefer resmen dağ başındayız. Şöför sırıtarak little problem diyor ama ben arabanın bir daha çalışmayacağına emin bir şekilde moralimin dibinde dolaşıyordum, tam da (klasik) 20-30 km kalmış ve ben otelde yatağa uzanmanın hayalini kurarken. Daha önceden alışık ve idmanlı olduğum üzere arabayı itmeye başladım. Şöför efendi de vurdurmaya çalışıyordu. Olmadı. Motor kapağı açıldı, alakasız bir şekilde sağdaki soldaki kablolar incelendi. İnsan böyle durumlarda kocaman bir düğme olmasını bekliyor, yanlışlıkla OFF a getirilmiş. Hah diyeceksin ON a çevireceksin ve araba tekrar çalışacak. Ama şöför de benim gibi alakasız bir şekilde pis yağlı motor ve kablo salatasına bakıyordu, belki birşey buluruz diye...Sonra ne olduysa birşeyleri yerinden çıkardı, üfledi, tornavidayla vurdu, tekrar taktı ve tam ben kendimi uçurumdan atmayı düşünürken araba çalışmaya başladı.

Allah sevdiği kuluna önce eşşeğini kaybettirip sonra buldururmuş. Ben de gözümde bir anda Ferrariye dönüşen o arabaya hemen atladım.

1-2 saat sonra Pokharadaydık. Pokhara yoldaki manzarayı bile gölgede bırakacak güzellikdeydi. Detaylar bir sonraki Postta....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder